Bir milleti oluşturan, çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan
insanlara halk denir. Bu bakımdan halkçılık ilkesi hem cumhuriyetçilik, hem de
milliyetçilik ilkelerinin zorunlu bir sonucudur.
Atatürk'e
göre millet ile halk aslında tek anlama gelmektedir. Halkçılık ise millet
içindeki çeşitli insan gruplarının çıkarına ve yararına bir siyaset izlenmesi,
halkın kendi kendini yönetmeye alıştırılmasıdır. Halkçılık, cumhuriyetçiliğin
doğal bir sonucudur denildi ki, bu çok doğrudur. Cumhuriyet, halkın kendi
yöneticilerini kendi içinden seçmesi anlamına gelmektedir. Böylece cumhuriyet
rejimi, bir halk rejimi olmaktadır. Aynı biçimde, halkçılık, milliyetçiliğin de
bir sonucudur. Millet halktan oluştuğuna göre, milliyetçilik, Türk halkının
mutluluğu için çalışmak, ortak geçmişe ve geleceğe halkla birlikte bağlanmak
demektir.
Atatürk, daha TBMM açılır açılmaz, yeni kurulan
devletin bir halk devleti olduğunu belirten pek çok konuşmalar yapmıştır. Artık
halk, bir kişi tarafından yönetilmemekte, kendi kendini yönetmektedir. Halkçılık
ilkesinin uygulanması ayrıca, toplumda hiç kimsenin diğerinden üstün
olmamasının, kanun önünde kesin eşitliğin kabulü anlamına da gelmektedir. Gerçek
halkçılıkta hiçbir toplumsal gruba, zümreye ayrıcalık tanınmaz. Halk her
bakımdan birbirine eşit kimselerden oluşur.
Bugün bazı
rejimler halkı yalnız belli bir grup insandan ibaret saymaktadırlar. Bu
rejimlerin adı olan halk cumhuriyeti yanıltıcıdır. Çünkü sadece belli bir grup
halkın devleti anlamına gelmektedir. Gerçek budur. Ama Atatürkçü halk devletinin
uzaktan yakından böyle bir anlam taşımadığı ve belirtmediği hemen söylenmelidir.
Atatürkçü halk devleti, Türk halkının tümünü, yani Türk
milletini kapsamına alır. Böyle bir halkçılık anlayışı, gerçek demokrasinin
kurulması için gerekli olan ortamı en iyi biçimde hazırlar.
Atatürk'ün Halkçılık ile ilgili bazı
sözleri
- "İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık,
yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit
edilmiştir." (1921)
- "Halkçılık, toplum düzenini
çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum istemidir."
(1921)
- "Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan
oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli
mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek, esas prensiplerimizdendir."
(1923)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder