Atatürk'ün; kurşun kalemle, iki küçük not
kâğıdı üzerine sığdırdığı Türk tanımı. Bu tanımı Atatürk, manevî kızlarından
Afet İnan'ın yardım isteği üzerine hemen yazıvermiştir.
Afet İnan; öğretmeni olan İsviçreli antropolog Profesör Eugène
Pittard'ın, kendisine doktora tezi olarak verdiği "Türk Milleti’nin Özellikleri"
konusunda Atatürk'ten yardım istemiştir. Atatürk; Afet İnan'ın önce kendi
görüşlerini yazmasını istemiş, daha sonra fikrini belirteceğini
söylemiştir.
Afet inan, uzun bir çalışma hazırlamış ve Atatürk'e sunmuştur. Bu
tanımı çok uzun bulan Atatürk, "Önce sana milletimizi
anlatayım" diyerek, kısa ve öz ifadelerle kendi Türk
tanımını, elinin altında bulduğu iki küçük not kâğıdı üzerine
karalayıvermiştir.
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik Türk
Beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk
tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden,
yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı;
onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat
oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır,
kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder