Türk Dünyası 350 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye'nin sorumluluğu altındadır.
Çünkü bu Atatürk'ün vasiyetidir:
"Bugün
Sovyetler Birliği dostumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır.
Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı
Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı
tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir.
İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim dostumuzun idaresinde dili
bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır
olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak
lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil
bir köprüdür... İnanç bir köprüdür...Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve
olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların (soydaş Türk
kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız
gereklidir." demiş ve bu öngörüsü ülkelerin tarihleri açısından kısa
sayılabilecek bir süre sonra gerçekleşmiştir. Atatürk'ün bu hususta bir başka vecizesi ise
şöyledir:
“Türk Birliği'nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem
bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği'ne
inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile
açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne
âleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.
Hayatta yegâne varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder